Kentsel dönüşüm, şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarının da içine katılarak, riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmalardan biridir.

Kentsel dönüşüm kavramı ülkemizde, son 20 yıllık dönemde git gide daha çok gündemde yer alan bir konu haline gelmiş olup, şüphesiz ki ülkemiz coğrafyasının büyük kısmının deprem kuşağında yer alması ve mevcut yapı stoğunun önemli oranda depreme dayanıksız yapılardan oluşuyor olması bu durumun başlıca nedenlerini oluşturmaktadır.

Ülkemizde halihazırda kentsel dönüşümün yasal altyapısını oluşturmakta olan 6306 sayılı kanun, yani “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” gerek ismi, gerekse içerdiği kanun maddeleri ile Türkiye’de kentsel dönüşüm kavramının, afet riskinin azaltılması ana fikrine dayandığını göstermektedir.